YENİCEMİZİ TANIYOR, GÜZELLİKLERİMİZİ BİLİYOR MUYUZ?

KORUMA altına alınmış ormanlarımızla gurur duyuyor, övünüyoruz. Ancak, yaşadığımız bu beldeyi ne kadar tanıyor, ne kadar biliyoruz? Güzelliklerimizi kendimiz görmeden, başkalarına  anlatmaya çalışıyoruz. Bu durumda elbette başarılı olamıyoruz. Zaman zaman ilçemizden başka kentlere turlar düzenleniyor. İnsanlarımızın yurdumuzu tanımaları, gezmeleri, görmeleri çok güzel. Ancak, bu iş biraz Türkiye’yi tanımadan yurtdışını tanımaya çalışanların yaptıklarını benziyor.

Yenice’miz bir çok mesire ve ören yerine sahip. Oksijeni bol. Bizim, bu oksijeni satmamız lazım. Turizme açmaya çalıştığımız Yenice’miz de önce kendi insanımıza güzelliklerimizi tanıtmamız gerekir. Özellikle öğrencilerimize, güzelliklerimizi tanıtmalıyız. Sonra da dışarıdan insanların gelerek buraları görmelerini ve ekonomik katma değer yaratmalıyız.

Şimdiye kadar Şeker Kanyonu’nun tanıtımı  yapılabildi.  Göktepe, Fındıkaltı, Sorgun, Süreyya Çamlığı da bu listeyle eklenmeli. İlçemizin tüm köylerinin kendine özgü güzellikleri var. Örneğin,Hüseyinbeyoğlu köyünde Hurşit Dedeoğlu bir ilke imza atıyor. Hisar köyünde Yaşar Özgün, ahşap ev konusunda örnek  çalışma içinde. Derebaşı köyünde Nizamettin Tom, ahşap evini restore etti.

Tur düzenleyen arkadaşlarımızdan gözlerini bu taraflara çevirmelerini bekliyoruz. Özellikle okullarımız, bu güzelliklerimizi öğrencilerimize göstermeliler. Kurumlar da üzerlerine düşen görevi yerine getirerek, bu işe katkı sunmalılar. Süreyya Çamlığı, Çelik ören yerleri, Sorgun; tuvaletleri yapılmış, suyu getirilmiş, elektriğe kavuşturulmuş olsa, Ankara’da, İstanbul’da gürültüden boğulan insanlar buralarda oksijeni ciğerlerine doldurmak için akın akın gelirler. Elbette, tanıtımını yapabilir, eksikliklerini giderebilirsek.

Muhtarlar Derneği, Ziraat Odası, Esnaf Odası, Şoförler odası öncülük yapmalı. Orman İşletmesi, kaymakamlık, belediyeler kolları sıvamalı. Bu güzellikler önce kendi insanımıza gösterilmeli ve ardından Türkiye davet edilmeli.